ℓiѕєℓiℓєяiη вυℓυşмα ησктαѕι
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


       ℓiѕєℓiℓєяiη вυℓυşмα ησктαѕιHoşgeldiniz :
En son ziyaretiniz : Perş. Ocak 01, 1970
Mesaj Sayınız : 0

 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Silivri.......

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
4EvadueS
Admin
Admin
4EvadueS


<b>Mesaj Sayısı</b> Mesaj Sayısı : 136 <b>Kayıt tarihi</b> Kayıt tarihi : 04/04/10 <b>Yaş</b> Yaş : 30 <b>Nerden</b> Nerden : Kocaeli
Kişi sayfası
Başarı Puanı:
Silivri....... Imgleft40/50Silivri....... Emptybarbleue  (40/50)
Seviye:
Silivri....... Imgleft45/50Silivri....... Emptybarbleue  (45/50)
Güçlülük:
Silivri....... Imgleft0/0Silivri....... Emptybarbleue  (0/0)

Silivri....... Empty
MesajKonu: Silivri.......   Silivri....... Icon_minitimeÇarş. Nis. 07, 2010 7:43 pm

Antik çağdaki isminin Selymbria veya Selybria olduğu bilinen kent, doğal
bir limana sahip olması ve önemli ticaret yollarının üzerinde bulunması
sebebiyle her dönemde önemini korumuştur. Silivri şehri bugünkü
kasabanın yanındaki koyun doğusunda Marmara'ya hakim 56 m. yüksekliğinde
dik ve sarp bir tepenin üzerinde kurulmuştur. Zamanla bu tepenin etrafı
surlarla çevrilmiştir. Bugün bu yere Fatih Mahallesi denilmektedir.
Şehir zamanla gelişerek surların dışına çıkmış ve yayılmıştır. Silivri
Marmara Denizi kıyısında ( Propontis kıyısında İstanbul Byzantiun ) ve
Marmara Ereğlisi ( Perintos ) arasındadır. Antik devirde Trakya doğuda
Karadeniz, güneyde Marmara Denizi ve Ege Denizi, batıda Nestos nehri,
kuzeyde Tuna Nehri ile çevrili bulunuyordu. Konumuzu oluşturan Selybria
kenti de işte bu sınırlar içinde bulunmaktadır. Gerek Trakya bölgesinin
gösterdiği kültür buluntularının ve gerekse Kınalı Köprü Prehistorik
keramiklerinin benzerlerine Anadolu'da ve Troia 1'da rastlanılması bir
kültür alışverişi olduğunu kanıtlamakta ve M.Ö. 3000 yıla kadar inen
yerleşim yerlerinin varlığını ispatlamaktadır. Selymbria
Kostantinopolis'in kurulmasıyla beraber yol şebekesine ve sadece 60 km.
uzaklıkta bulunan imparatorluk başşehrinin ekti alanı içine girdi.
Bundan sonra Selybria bir Bizans kenti o6larak Türkler tarafından
alınıncaya kadar varlığını sürdürdü.

Anastasius'tan sonra Justinus ondan sonra da 1. Justinianus ( 527-565 )
başa geçti. Justinianus zamanında ticaret ve sanatta önemli ilerlemeler
oldu. Kontantianapolis Asya ile Avrupa arasında önemli bir ticaret
merkezi idi. Bu ticarette ağırlık, Çin ve Hindistan'a yapılan
alışverişte idi. Bizanslı ticaret casusları Çin'den ipekçiliği öğrenerek
ipek böceğini Bizans'a getirmeleri 1. Jüstinianus zamanına rastlar.
Bizansta ipek üretimi bir anda değer kazandı. O devirde ipekçiliğe o
kadar çok önem verildi ki; İmparatorun emri ile Silivri ve yöresine bol
miktarda dut ağacı ektirilerek, ipekçiliğin Silivri'ye de girmesine
neden oldu. 10. yüzyılda Silivri çok zengin bir ticaret merkezi idi.
Bolluk ve gönençlerini ticarete borçlu idi. İpekçilik, şarapçılık ve
ziraat çok ilerlemiş durumda olup, ürünleri buradan her tarafa ihraç
ediliyordu. İoannes Kantakuzenus, 1344 yılında kızı Teodora'yı Sultan
Orhan'a vererek onun desteğini sağladı. Teodora'nın düğünü Silivri'de
yapıldı. Bu evlilikten Hali isminde bir şehzadeleri dünyaya geldi. Bu
evliliğe karşılık Sultan Orhan Kantakuzenus'a Trakya'da çarpışmak için
6000 kişilik bir kuvvet gönderdi. Kantakuzenus, tahtı böylece ele
geçirdikten sonra Sırplara karşı giriştiği savaşta Osmanlıların büyük
yardımlarını gördü .Bu savaştan sonra Türklerin çoğu Trakya'da yerleşip
kaldılar. Sultan Orhan,Türk boylarının Trakya'da ele geçen topraklara
yerleşmesini sağladı. Sultan Murat zamanında daha da arttı.1402 yılında
Anadolu'yu istila eden Timur'un ordularından kaçan Türkler Trakya'ya
gelip yerleşmişlerdir. Hatta bu devirde Trakya'daki Türkler Anadolu
Türklerinden daha fazla idi.

İşte Bu gün Trakya'da bulunan yerli Türklerin kökeni bu göçlerle
gelenlerdir. Bunların bir çoğu önce Balkanlara yerleşmiş bir zaman
sonrada Trakya'daki bu gün yaşadıkları yerlere gelip,orada kalmışlardır.
Bugün bunların ilk gelenlerin torunlarına "GACAL" denilmektedir.
Balkanların diğer bölgelerinden gelip yerleşenlerine de "YÖRÜK"
denilmektedir. Bu Gacal ve Yörükler bu güne kadar eski örf ve
ananelerini kaybetmemişlerdir. Fatih Sultan Mehmet İstanbul 'u almaya
karar verince ,Rumeli Askeri Valisi Dayı Karacabey'i askerini toplayarak
yol üzerindeki Bizans şehir ve kasabalarını ele geçirmesi için
görevlendirdi. Karadeniz kıyısındaki Mesembria( Misivri)
,Anchialus(Ahyolu) ve Byzus(Vize) hemen teslim olarak yağma edilmekten
kurtuldular. Selymbria ve Perinthos kaleleri direndiler, bunun üzerine
Dayı Karacabey buraların zaptını İstanbul 'dan sonraya bırakarak
İstanbul istikametinde ilerledi. İstanbul'un zaptından onbeş gün sonra
Dayı Karaca Bey Trakya'ya dönerek ele geçirilmemiş kaleleri almak için
Silivri önlerine geldi. Bizans diye bir şey kalmadığını gören Selymbria
kalesi muhafızları yapacak bir şey kalmadığını anlayarak kalenin
anahtarını Dayı Karacabey'e teslim ettiler. Fatih Sultan Mehmet 23 Mart
1453 günü İstanbul istikametinde Edirne'den hareket etti.5 Nisan
Perşembe günü Konstantinopolis önlerine geldi. Ana kuvvet yola çıkmadan
önce askere yolda erzak temin etmekle görevli birlik geçtikleri yerden
değer bedelini vererek canlı hayvan ve zahire alarak yollarına devam
ediyordu. Epivatos/Bigados(Selimpaşa) önlerine gelindiğinde Araptepe
civarındaki çobanlar hayvan vermekten kaçındılar.

Aynı zamanda bu kuvvete saldırdılar. Buradaki saldırıya karışmayan halk
da Fatih'in emri ile buradan sürgün edildiler.Fatih'in Bizans'a
saldırısı üzerine Macar Kralı Hunyadi fırsattan istifade etmek
istercesine Bizans İmparatoruna yapacağı yardım karşılığında
Selimbria'yı Mesembria'yı ve Limnos adasını istiyordu. Fatih İstanbul'u
aldı. Böylece bu istek de yerine getirilememiş oldu. Silivri
Osmanlıların idaresine geçince,kale içindeki Apokaukos Kilisesi camiye
çevrilip 30-40 hane kadar Türk kale içine yerleştirildi. Zaten o
zamanlar Silivri'de kale dışında ev bulunmuyordu. Bütün evler kale
içindeydi. Kalede Rumlar, Ermeniler ve Yahudiler oturuyordu. Türkler
gelince eski halkın adet,ananelerinde ve ibadetlerinde hiçbir değişme
olmadı. Bu müsamaha iyi geçinmelere sebep oldu. Yalnız Türkler kapalı
alanlarda oturmaya alışkın olmadıkları için zamanla kale dışında sahil
bölgesinde evler yapıp yerleşmeye başladılar. Türklerin Silivri'ye gelip
yerleştikleri dönemde kalenin doğusunda Muratçeşme mevkiinde bakımlı
bağ ve bahçeler bulunmaktaydı. Gayrımüslim halk geçimlerini
bağcılık,şarapçılık ve ipekçilikle sağladılar. Türkler ise balıkçılık ve
yoğurtçuluk alanında gelişme sağladılar. Silivri Bizans
İmparatorlarının sayfiye yeri idi. Türklerin eline geçtikten sonra da
uzun bir müddet aynı şekilde devam etti. Kanuni Sultan Süleyman Yapağcı
Çiftliğini satın aldı. Oraya bir cami ve saray yaptırdı. Yaz aylarında
saray halkı yazı burada geçirirdi. Hatta bir yaz Kanuni İstanbul'a
dönerken kalyonu fırtınaya yakalanarak Silivri körfezi açıklarında
batmış ve kalyonun arkasında içinde Kanuniye ait sandık içinde bulunan
şemsiye ve elmas şemsiye topuzu da sulara gömülmüş olduğu ve bu sandığın
hala Silivri körfezi açıklarında yattığı bilinmektedir. Celaliye
çiftliğini de Piri Mehmet Paşa satın aldı,emekli olduktan sonra
günlerinin bir kısmını da Silivri'de geçirmiştir.

Sultan Avcı Mehmet de Yapağca Köyünde bir av köşkü yaptırmış ve burada
kalmıştır. Nihayet "93" harbi yenilgisi bundan sonraki yenilgilerin
habercisi oldu.8 Ekim 1912'de Balkan Savaşları başladı.Balkanlarda
Bulgarlar,Yunanlılar,Sırplar ve Karadağlılar aralarında bir anlaşma
yaptılar.Osmanlıların Trablusgarp Harbi ile uğraşmasından ve ülkedeki iç
siyasal çekişmelerden faydalanarak 8 Ekim 1912 'de Karadağlılar
Osmanlılara harp ilan ettiler. Bunun peşinden diğer Balkan devletleri de
harbe girdiler. Osmanlı orduları büyük bir yenilgiye uğradı. 30 Mayıs
1913'te barış imzalandı. 30 Haziran 1913 gecesi Bulgaristan, Yunanistan
ve Sırbistan'a aniden saldırınca ikinci Balkan Harbi başladı. Bu
Osmanlıların işine yaradı. Edirne'ye kadar olan Trakya bölgesini
Bulgarlar'ın elinden geri aldı. 1912'de Silivri de Bulgarlar tarafından
işgal edildi. Bulgarlar tarihte eşi az görülen katliamlar, tecavüzler,
işkenceler ve yakıp yıkmalar şeklinde olmuştur. Bulgarların Silivri'yi
işgali 9 ay sürdü. Temmuz 1913'te işgal sona erdi. Daha sonraki
yıllarda,istiklal Harbinde Silivri'miz bir de Yunanlılar tarafından
işgal edildi.Yunanlılar Silivri'ye 20 Temmuz 1920 ' de girdi,22 Ekim
1922'de çekilerek Silivri'yi İtalyanlara bıraktılar. Neticede 1 Kasım
1922'de İtalyanlarda çekilerek Silivri'yi Türklere teslim ettiler.
Bundan sonraki yıllarda mübadele(değişim) başladı. İstiklal Harbinin
bitiminde sulh masasına oturulunca Yunanistan'da kalan
Türklerle,Türkiye'de kalan Rumların gelecekleri bir karar altına alındı.
Anlaşmaya göre bunlar değiştirildi,1924'de mübadele tamamlandı. Silivri
kaza oluşunun ilk yıllarında Vize Livasına bağlı bir kaza idi.1846
yılında Silivri Liva oldu.

Silivri 1867'de kaza oldu,1876'da Çatalca sancak halini alınca Silivri
Çatalca'nın bir İlçesi haline getirildi ve 1898'de Çatalca İstanbul'a
bağlı bir kaza olunca Silivri'de İstanbul'un bir kazası olarak kaldı. Bu
tarihlerde Silivri'nin bir de Belediyesi vardı Bilinen en eski Belediye
Başkanı Yanakaki ÇORBACI'dır. Silivri'nin ilk surlarının kimler
tarafından yapıldığı bilinmemekle birlikte 6.Y.Y.da İmparator Jüstinyen
tarafından onarım gördüğü ve son olarak 2.Bayezıt döneminde (1481-1512)
"Kıyamet_i Suğra" (küçük kıyamet) denilen büyük depremden sonra aynı
padişah tarafından onarıldı. Silivri'nin eski tarihi eserlerinden
Surlar,Kapılar(çarşı kapısı,orta kapı,kır kapısı),yazıtlar,tuğla
damgaları,sarnıç,Pirimehmetpaşa Camii sayılabilir. İlçemizin 2000 yılı
nüfus sayımına göre 108.155 nüfusa sahip olup,bu nüfusun 44.530 u ilçe
merkezinde,63.625 i ise Belde ve köylerimizde yaşamaktadır.Silivri
ilçesi ülkenin tatil yörelerinden olması nedeniyle turizm sezonunda ilçe
nüfusu % 400-500 artmaktadır ve sürekli göç almaktadır. İlçenin geçim
kaynakları tarım,hayvancılık,balıkcılık,turizm ve sanaiye dayalıdır.
İlçede tüm Kamu kurum ve kuruluşları mevcut olup,ilçede sağlık ve eğitim
konusunda pek fazla sıkıntı bulunmamaktadır.İlçedeki resmi kurum ve
kuruluşlarda vatandaş odaklı hizmet anlayışı içerisinde hizmetlerin
sunulmasına azami ölçüde önem verilmektedir
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://lisegenclik.forum.st
 
Silivri.......
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ℓiѕєℓiℓєяiη вυℓυşмα ησктαѕι :: TüRKiYE :: Marmara Bölgesi-
Buraya geçin: